Psikoloji Hakkında Yıllardır İnandığınız 5 Efsane | Bilimya

Efsane 1:

 

Obsesif Kompülsif Bozukluk, Bir Kişinin Çok Düzenli Olduğu Anlamına Gelir

 

Aşırı düzenli insanlar veya “düzen manyakları” sıklıkla obsesif kompülsif bozukluğa sahip kişiler olarak gösterilir. Ancak OKB’nin düzenlilik ile ilgisi çok az. Bunun yerine, bu bozukluğa sahip kişiler genellikle zaman alıcı ritüellerle savuşturmak zorunda kalabilecekleri acı verici görüntüler şeklinde, istenmeyen, rahatsız edici düşüncelerin patlaması ile boğuşurlar. 

 

Prof. Stephen Ilardi’ye göre OKB hakkındaki bu yanlış anlaşılmanın sebebi, her şeyi düzenleme ihtiyacı hissettiren çok benzer bir isimde teşhisin – obsesif kompülsif kişilik bozukluğu – bulunmasıdır. 



Efsane 2:

 

Problemleriniz Hakkında Konuşmak Her Zaman Yardım Eder

 

Yaklaşık 100 yıl önce Sigmund Freud “konuşma tedavisi” olarak anılan, şimdi psikoterapi olarak bilinen bir fikri popülerleştirdi. Freud insanların üzücü düşüncelerini baskılama üzerine sağlıksız bir eğilimlerinin olduğunu ve bu düşünceler hakkında konuşmanın sıkıntıyı azaltmaya yardımcı olabileceğine inanıyordu. 

 

Bu fikirler günümüzde hala çok yaygın. Örneğin, ruh sağlığı ile ilgili online kaynaklardan biri olna Reach Out’un editörleri halen şunları diyor: “Siz veya bir tanıdığınız zor bir zaman geçiriyorsa biriyle konuşmak … gerçekten yapabileceğiniz en iyi şeylerden biridir.” 

 

Fakat üzücü deneyimler hakkında konuşmanın sıkıntıyı azaltacağı garanti edilemez. Açıklamak gerekirse kritik olaylar stres paylaşımı yani travmatik olaylara şahit olan kişiler için grup terapisi üzerine yayımlanmış tüm çalışmalar (CISD) bu uygulamanın hiçbir faydasını bulamadı ve diğer çalışmalar belki de bazı insanları hazır olmadan önce acı veren anılarla yüzleşmeye zorladığı için bu tedavi yöntemini daha kötü hasta sonuçlarıyla ilişkilendirdi. 

 

Ayrıca, 2007 tarihli bir makalede, Emory Üniversitesi profesörü Scott Lillienfeld, psikoterapinin yararlı olabileceğini, ancak aynı zamanda geri tepebileceğini gösteren kanıtlar sundu. Makaleye göre, psikoterapi hastalarının %10’u tedavi sırasında daha da kötüleşirken, sadece yarısı daha iyi hale geliyor.

 

Efsane 3:

 

Zıt Kişilikler Daha İyi Partnerler Olurlar

 

Bu efsane, bir kişiyle görüşürken o kişinin sizden farklı olmasının daha etkileyici olmasını sağladığı yönünde.  Bu efsanenin bu kadar popüler olmasının başlıca nedeni insanların onlardan daha farklı olan potansiyel partnerlerden fazlaca etkilendiği çünkü bu sayede ilginç ve dengeli bir ilişki kurabilecekleri gibi yanlış bir düşünceye kapılmaları. 

 

Gerçekte ise çok sayıda araştırma, bunun tam tersinin doğru olduğunu gösteriyor; bize benzeyen potansiyel partnerlerden etkileniriz. Sadece bu değil, aynı zamanda benzerlik uzun vadeli ilişki başarısının da bir göstergesidir, çünkü benzer insanlar genellikle daha fazla şey üzerinde hemfikirdir ve aynı iletişim tercihlerini paylaşırlar.

 

Efsane 4: 

 

Dışa Vurmak Öfkeyi Yenmeye Yardımcı Olur

 

Mutluluk efsanesinde, duyguları bastırmak zararlı fakat, onları dışa vurmak faydalı olarak anlatılır. Çoğu insan yanlış bir şekilde öfkeyle baş etmenin en hızlı yolunun bağırıp çağırmak veya hepsini dışa vurmak olduğunu düşünüyor. 

 

Ancak bir araştırma dışa vurma eyleminin istenenilenden tam tersi bir etkisi olduğunu gösteriyor. Sizi sakinleştirmek yerine, dışa vurma öfkenizi pekiştirir ve daha uzun süre öfkeli kalmanıza neden olur. Dışa vurmaktansa, öfkenizi daha yapıcı bir şekilde ifade edin, örneğin, tetikleyici bir durumda ara vermek, öfkenizin nedenlerini belirlemek nedenlerden herhangi birini yok edip edemeyeceğinizi görmek veyahut öfkenizi bir egzersize veya sanata yönlendirmek gibi. 

 

Efsane 5: 

 

Psikoloji Bir Bilim Dalı Değildir

 

Son olarak psikolojinin tamamı ile ilgili olan bir efsanede psikolojinin gerçek bir bilim dalı olmadığı söylenir. Fakat öncelikle neyin bilim olup olmadığını incelemek gereklidir.

 

Bilimin bazı temel özellikleri:

 

  • Deneysel yöntemler kullanır.
  • Araştırmacılar değişkenleri konrol eder.
  • Amaç vardır.
  • Hipotezlerin test edilmesine izin verir.
  • Sonuçlar çoğaltılabilir.
  • Bulgular, araştırmacıların gelecekteki olayları tahmin etmelerini sağlar.

 

Psikoloji, insan ve hayvan davranışlarını araştırmak için tüm bu yöntemlere dayanır. Araştırmacılar araştırma yapmak için bilimsel yöntemi kullanırlar, bu da değişkenlerin kontrol edildiği ve operasyonel olarak tanımlandığı anlamına gelir.

 

Deneyciler farklı hipotezleri test edebilir ve bu tür sonuçların sadece şansa bağlı olma olasılığını belirlemek için istatistiksel analiz kullanabilirler. Psikologlar ayrıca bulgularını, diğer araştırmacıların deneylerini ve yöntemlerini gelecekte çoğaltmalarını mümkün kılacak şekilde sunarlar.   

 

  Psikoloji, bilimlerin büyük şemasında nispeten genç bir bilim olabilir, ama aslında gerçek bir bilimdir. Bununla birlikte, bilimsel psikolojinin bazı sınırlamaları olduğunu not etmek önemlidir. İnsan davranışları zaman içinde çeşitlenebilir ve değişebilir, bu nedenle belirli bir zaman ve yerde doğru olan şey, farklı durumlarda, ortamlarda, kültürlerde veya toplumlarda mutlaka geçerli olmayabilir.

 

 

Derleyen: Mualla KAVAK



 

Kaynaklar:

https://www.scienceofpeople.com/myths-pop-psychology/

https://www.washingtonpost.com/outlook/five-myths/five-myths-about-psychology/2019/04/12/9d93c372-5c74-11e9-b8e3-b03311fbbbfe_story.html

https://www.verywellmind.com/myths-about-psychology-2795594

 

Mualla Kavak

Life - long student.



Hakkımızda

Bilimya sitesi, İbni Sina Sağlık Derneği’nin öncülüğünde kurulmuş bir popüler bilim sitesidir. Sitemizde paylaşılmış tüm yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Sitemizdeki hiçbir yazı kaynak belirtmeksizin başka bir platformda paylaşılamaz.



Bizi Takip Edin


@2020 Tüm Hakları Gizlidir.