Covid 19’un ilk belirtilerinin koku alma eksikliği olduğunu biliyor muydunuz?
Geçenlerde arkadaşımın koku alma duyusunun azaldığına dair bir şikayetini işittim. COVID-19’un neden olduğu SARS-CoV-2 yeni virüsün antikorları için test yaptırmasını ve solunum yolu hastalıklarıyla ilişkili koku ve tat belirtileri için çevrim içi yapılan bir ankete katılmasını önerdim. Anket son zamanlarda grip veya soğuk algınlığı geçirmiş bireyler üzerinden koku alma duyularının nasıl etkilendiğiyle ilgili bir çalışmayı içeriyor. Anketin birçok dile çevrilmiş hali mevcut.
Arkadaşımın antikorları olduğu ortaya çıktı, bu yüzden kan bağışı vermek için gerekeni yapmaya koyuldu. Özellikle COVID-19 ile ilişkili koku ve tat belirtileri ani hipozmi (koku azalması) veya anozmi (koku kaybı) gibi görünmektedir, ancak her koklayamama durumunun virüsle ilgili olduğu anlamına gelmez.
Bazı insanlarda anozmi, COVID-19’un ilk ve erken semptomudur ve bazı insanlarda tek semptomu olduğu da görülmüştür. Bu nedenle anozmiye hastalığın tanısı olarak bakılabilir.
Gerçekten de şu anda, ülke ve dünya çapında yeni koronavirüs dalgalanırken, özellikle yüksek enfeksiyon oranlarına sahip şehirlerde koku kaybının COVID-19 ile ilişkilendirilmesi işten bile değil, her şeyden daha çok birbiriyle ilgilidir. Koku fonksiyon bozukluğu artık hastalığın anahtar semptomlarından biri olarak listelenmektedir. Doktorlar koku fonksiyonunu test etme yöntemleriyle bilgilendirilmektedir.
Bununla birlikte, koku kaybı, basit bir soğuktan kaynaklanan sinüs enfeksiyonuna, erken evre Alzheimer ve Parkinson hastalıklarına veya yaşlanmaya kadar birçok durumun önemli bir belirtisidir. Anozmi (koku kaybı), herhangi bir enfeksiyondan şüphelenmemizi gerektirse ve hemen test yaptırılmasına işaret etse de COVID-19’u kendi başına teşhis etmeye yeterli olmaz.
California, San Diego Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından yapılan yeni bir çalışma, küçük bir hasta grubunu test etti ve koku kaybının hastalığın daha az ciddi olduğunu ve hastaneye yatmayı gerektirme olasılığının da daha az olduğunu varsayacaklarını düşündürüyor. Ancak bu çalışmada hastanede yatan ve koku verileri toplanan deneklerin yalnızca koku verilerine dayanarak böyle bir sonuca varılabileceğini söylemek bu varsayımın gerçekten küçük bir tahmin olduğunu göstermektedir.
Olumlu gelişmelerden biri olarak, koku kaybı veya eksikliğinin SARS-CoV-2’yle nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu anlamamıza yardımcı olmasıdır. Geçtiğimiz Şubat ayının sonlarında kimyasal uyarıcılarla ilgilenen bilim adamları (chemosensory scientists), COVID-19 ile ilişkili olan anozmiyi twitter ve diğer sosyal medya alanlarında tartışmaya başladılar. Adını Global Chemosensory Research Consortium (Evrensel Kimyasal Uyarıcıları Araştırma Birliği) koydukları uluslararası bir grup kurdular. Bu hızlı ve sıkı bir ortaklaşa çalışmaya dayalı çaba, Penn State’te düzenlenen çevrimiçi bir anketin oluşturulmasıyla sonuçlandı. Bu anketle birlikte küresel çapta veri toplanmaya başlandı. Bugüne kadar ankete 31 dilde 30.000’den fazla yanıt geldi. Ankette amaçlanan sonuç, araştırmacıların COVID-19 ile diğer solunum yolu hastalıklarıyla ilişkili koku, tat veya burun / oral kemestetik (ağız, burun ve deri kimyasal duyarlılığı) duyularında önemli bir azalma olup olmadığını tespit etmektir.
Anketin gönderilmesinden 11 günün sonucunda ortaya çıkan verilerden bahseden makaleye göre koku fonksiyonunun ortalama yüzde 80’inin, tat fonksiyonunun yüzde 69’unun ve dokunma fonksiyonunun ise yüzde 39’unun kayıp olduğunu göstermektedir.
Araştırmalarla ilgili bir sonraki makale COVID-19’la ilişkili dokunma fonksiyonu ile diğer solunum yolu hastalıkları arasındaki farklılıkları ele alacaktır. 700’den fazla bilim adamından oluşan bu geniş grubun uluslararası açık bilimde önceden kaydedilmiş hipotezler açık bir şekilde kullanılabilirken bunların analiz kodu ve verileriyle beraber internet kaynaklı verileri toplamak ve analiz etmek için toplanması, böylesi büyük bir ekibin bilimsel yaklaşımı muazzam bir çabadır. Diğer internet kaynaklı insan çalışmalarının planlama aşamaları yakın gelecekte yayınlanacaktır.
Peki bilim adamlarının anozminin virüsün semptomu olduğunu söylemek için neden ankete ihtiyaçları var? Dünya genelinde COVID-19’un enfeksiyon oranı, normal solunum virüsüne maruz kalan sayısından çok daha fazla insanın enfekte olduğunu gösterir. Solunum virüsleri genellikle geçici veya kalıcı anozmiye ve tat alma bozulmalarına yol açabilir. Çok sayıda enfekte insanın anozmi seviyesini fark etmemize ve bunu sıradışı olarak görmemize neden olmasıdır.
Bununla birlikte, önceki çalışmalarda, COVID-19 ile görülen anozminin hastanelerde görülen enfekte kişilerin yüzde 30 ila 98’inde olduğu görülmekte, bilinen diğer solunum yolu enfeksiyon hastalıklarından çok daha fazla olduğu görülmektedir. Koku fonksiyonunun test edilmesinde yerler, kültürler ve uygulanan metotların standartlaştırılması çok zordur. Bu durum, koku kaybının seviyesini tespit etmede farklı varyasyonlara yol açar. Dolayısıyla geniş ölçekte bir anket olması çalışmanın daha güvenilir sonuçlara sahip olması açısından daha uygun olacaktır.
Virüsün koku duyularını nasıl etkilediği, nasıl bir hasara yol açtığına dair birçok soru hala gizemini korumaktadır. Ancak benzeri görülmemiş uluslararası işbirlikleri ve erken verilerin paylaşımı şüphesiz araştırmayı normalden daha hızlı ilerletecektir.
Kaynak: https://www.scientificamerican.com/article/why-covid-19-makes-people-lose-their-sense-of-smell/
https://psusensory.compusensecloud.com/edu/showtest.aspx
https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/2766523
Çeviren: Beyza Zeynep Kurt