Bitkiler aleminin çöl sakinleri kaktüsler doğal ortamlarında zorlu koşullarda yaşarlar. Günümüzde onları sadece çölde değil; şehirlerimizde, parklarımızda, bahçelerimizde, evlerimizde hatta masalarımızda görebilmekte ve yetiştirmekteyiz. Dünyanın en zorlu yaşam koşullarından masamıza kadar gelen bu bitkiler, radyasyon emmek için mi geldiler?
Başlangıçta şu hususu belirtmek gerekir ki; kaktüslerle radyasyon arasındaki ilişkiyi araştıran bilimsel çalışmaların sayısı oldukça azdır. Kaktüslerle radyasyon arasındaki ilişkiyi ele alan az sayıda çalışma da radyasyon konusunda kaktüslerin diğer tüm bitkilerden farklı olmadığını ortaya koymuştur.
Kaktüslerin radyasyonu engellediği ve dolayısıyla ortamdaki radyasyonun azaltılması hatta bitirilmesi için kaktüslerin yetiştirilmesi gerektiği yanılgısı Türk ve yabancı kökenli bazı kaynaklarda geçmektedir. Hatta bu yanılgı ticarette de kullanılmaktadır (hâlen çiçekçilerde ‘radyasyon savar kaktüs’ ya da ‘radyasyona karşı kaktüs’ şeklinde kaktüsler pazarlanmaktadır).
Bilimsel olarak bilinen gerçek; her cisim ve her canlı radyasyon yaymaktadır. Aynı zamanda her cisim ve her canlı radyasyon emmektedir. Dolayısıyla kaktüsler diğer her bitki ve varlık gibi radyasyon emer ve aynı zamanda radyasyonu yayar da.
Yapılan bilimsel araştırmalar kaktüslerin diğer bitkilerden farklı veya daha fazla radyasyon soğurmadığını ortaya koymuştur. Bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar az olsa da var olan çalışmaların tamamının bu konuda hemfikir olduğu görülmektedir.
Anavatanları Güney Amerika olan kaktüslerin doğal yaşam ortamları olan çölde fazlaca güneş ışınlarına maruz kaldığı; bu yüzden radyasyon soğurmakta daha iyi olduğu görüşü bilimsel olmayan bir görüştür. Çölde kaktüsler dışında hayata tutunan birçok canlının varlığı göz önüne alındığında, kaktüslerin diğer canlılardan daha fazla radyasyon soğurabileceği düşüncesi mantıklı değildir.
Kaktüsler doğaları gereği gövdelerinde su depo etmeleriyle de bilinmektedirler. Bu özellikleri sayesinde (yani yoğun su ihtiva etmeleriyle) radyasyon emici olarak görülebilmeleri de diğer bir bilimsel olmayan durumdur. Çünkü domates, karpuz, kavun gibi birçok bitki yoğun (bunlar yüzde doksan ve üzerinde su ihtiva ederler) su içerme özellikleri ile kaktüslerden daha çok (kaktüslerin su oran ortalamasının yüzde 85 civarı olduğu bilinmektedir) radyasyon soğurmaları beklenmelidir.
Netice itibariyle kaktüslerin radyasyon emici olarak diğer bitkilerden daha iyi oldukları görüşü yanlıştır ve bilimsel değildir. En azından halihazırdaki bilimsel veriler bunu göstermektedir. Fakat bu durum yine de şehirlerimizde, parklarımızda, bahçelerimizde, evlerimizde hatta masalarımızda kaktüs yetiştirmememiz gerektiğini göstermez. Aksine; kuvvetle muhtemel bitkiler aleminde süs bitkisi olarak yetiştiriciliği en kolay bitki gruplarından biri olan kaktüsler, az su istekleri ve estetik özellikleri ile dikkat çekicidir.
Radyasyonu diğer bitkilerden fazla olarak soğuramasalar da stresimizi -diğer tüm bitkilerde olduğu gibi- soğurabildiklerinden kaktüslerle dostluğumuz devam etmelidir.
Kaynaklar:
Bakırcı, Ç. M. (2014). Kaktüsler Gerçekten Radyasyonu Emer/Engeller Mi? Evrim Ağacı, Erişim: https://evrimagaci.org/kaktusler-gercekten-radyasyonu-emerengeller-mi-2561, Erişim Tarihi: 17.10.2024.
Erensayın, E., Topaloğlu, N., Calp, M. H., Savaş, S. (2019). Effect of Cactus Plants on Magnetic Fields Bruited by Computer Screens. Gümüşhane Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 9(1):70-79.
Mauseth, J. D., R. Kiesling, and C. Ostolaza. (2002). A Cactus Odyssey. Journeys in the wilds of Bolivia, Peru and Argentina. Timber Press, Portland, Oregon.