Biri pasifken diğerinin görevi üstlendiği beynin iki temel bölgesi, bilinci kapalı insanlarda tamamen işlevsizdir.”
Her gün evden okula veya işe giderken zihnimiz birçok düşünceyle doludur. Öğleden sonraki toplantılar, hafta sonu planları, arkadaşınız için alacağınız hediye, sınavına gireceğiniz dersleriniz… Aniden, bir araba önünüzü keser ve bu düşünceler bir anda ortadan kaybolur. Tüm dikkatiniz çarpışmayı önlemek için direksiyonla manevra yapmaya odaklanır. Bir kaç dakikalık anlık telaştan sonra düşünceleriniz aynı süratte beyninizde dolanmaya devam eder.
Günlük hayatımızı yaşarken bilinç akışımız tipik olarak gün boyunca iç gözlem ve dış gözlem arasında bir çok değişime uğrar. Bu içsel ve dışsal gözlemin olduğu zihinsel durumlar arasındaki ileri-geri dans, en temel beyin fonksiyonudur. Beynin fonksiyonları doğrultusunda “an”da kalmamız ne derece mümkün?
Michigan Üniversitesi Bilinç Bilimi Merkezi’de (Center for Consciousness Science at the University of Michigan) nörobilimci Zirui Huang tarafından yönetilen yeni bir çalışma, dış gözlem esnasında çevrenin farkındalığından sorumlu bir beyin ağı ile iç gözlem sırasında kendi farkındalığından sorumlu başka bir ağ arasında değişen dengenin, bilincin tanımlayıcı bir özelliği olabileceğini düşündürmektedir. Bu araştırmada kanıtlar, anestezi veya nöropatolojik sinirsel hastalıklar sebebiyle uyuşarak tepkisiz hale gelen insanlarda, bu iki beyin fonksiyonunun yokluğundan yola çıkarak öne sürülür. Bilinç hakkında bilgimizi geliştirmesinin yanı sıra bitkisel hayatta veya komada olan bilinç aksaklıklarına sahip kişilerin tedavisi hakkında da araştırma tekniklerini geliştirmesini sağlar.
Son yirmi yılda, sinir bilimciler zihin dolaşımından hatırlama ve planlamaya yarayan çeşitli iç gözlemlerden sorumlu beyin bölgelerini tanımladılar. Nörolog Marcus Raichle ve St. Louis’deki Washington Üniversitesi’ndeki meslektaşları, “arka plan” (background) beyin aktivitesi kavramı üzerinde durarak beynin odaklanmış bir zihinsel görevi yerine getirirken enerji tüketiminin yüzde 5 gibi çok az bir oranda olduğunu ifade ederek bu enerji tüketiminin çok az miktarda olduğuna dikkat çektiler. 2001 yılında Raichle, beynin bu aktivitesini tanımlamak için “varsayılan mod” (default mode) terimini kullandı. Birbirini takip eden kanıtlar, kendi kendini yöneten bilişin altında yatan “varsayılan mod ağını” (default mode network DMN) beynin hangi bölgesine karşılık geldiğinin belirlenmesini sağladı. Varsayılan mod ağındaki (DMN) aktivite, omurda ki “dikkat ağı aktivitesi” (dorsal attention network DAT) ile “anti korelasyonlu” dur yani iki ağdan biri ne kadar aktif olursa, diğeri o kadar pasif olur. Omurda ki “dikkat ağı aktivitesi” dışa yönelik ilgiye karşılık gelirken, “varsayılan mod ağı” benlik bilincinin temelini oluşturur. Bu araştırma, iki zıt sinir ağı arasındaki karşılıklı denge açısından bilinç deneyimimizin potansiyel bir açıklamasını sunmaktadır.
Araştırmacılar hareketsiz, tepkisiz ama bilinçli durumda olan 98 katılımcıyı taradılar. Tepkisiz durumda olanlar propofol veya ketamin anestezisi veya tepkisiz uyanıklık sendromu olarak bilinen beyin hasarından kaynaklanan nöropatolojik hastalığa sahip kişilerdi. Tüm bu tepkisiz durumda olan hastaların ortak bir yanı vardı: Omurda ki dikkat ağı aktivitesi (DMN) ve varsayılan mod ağı (DAT), zamansal devrenin ağları arasındaki sürekli dalgalanmadan “izole edildi” ve neredeyse hiç aktive olmadılar.
Her bir tepkisizlik türü, moleküler mekanizmalar, nöral devreler ve farklı deneyimler bakımından çeşitlilik içeriyordu. Mesela ketamin anestezisi olan hastaların halüsinasyonlara sahip olduğu rapor edilmişti. Bu gözlemler, DMN-DAT aktivitesi yokluğunun bilinç kaybının en yaygın şekli olduğunu ve tam bilinç için ikisinin de gerekli olduğunu gösterdi.
Bu çalışma, potansiyel olarak bilinç bozukluklarına yönelik tedavilerin etkisini değerlendirmekte kullanılan bilinç ölçümlerini geliştirmek için oldukça faydalıdır. Huang, “İki ağın aynı anda azaldığını gördüğümüzde, bireylerin çevrelerinin farkında olmadığını düşünüyoruz.” diyerek sonraki aşamalarının, beyin ağlarını içeren temporal devrede, bu geçişleri düzenleyen sinirsel mekanizmaların – bilinçli aktivitelerinin dinamiklerini neyin düzenlediğini araştırmak olduğunu ekledi.
Çeviren: Beyza Zeynep Kurt