Herhangi bir şey öğrendiğinizde beyniniz değişime uğrar. Şoför olmak ve yön bulma kabiliyeti, beynin hafızayla ilgili olan uzamsal öğrenmeye dayanır.”
Eskiden bilim insanları belirli bir yaştan sonra insan beyninin artık gelişmeyeceğini ve daha fazla değişemeyeceğini düşünüyorlardı. 20. yüzyılın başlarında Nobel Ödüllü ve “modern sinir biliminin babası” olarak tanınan Santiago Ramón y Cajal, şöyle söylemişti: “Yetişkin bir insanın sinir merkezi sabit, sonlu ve değişmezdir. Beyindeki her şey ölebilir ama hiçbir şey yenilenmez.”
Bu fikir o kadar yaygın bir şekilde kabul gördü ki, nörolojinin temel dogması olarak tanındı. Daha sonra yirminci yüzyılın ikinci yarısında yetişkin insanlarda sinir dokusunun gelişmesi (neurogenesis) gözlemlenince bu dogma dağılmaya başladı. Bu fikir dağılırken 2018’de yayınlanan bir çalışma, yetişkinlerde yeni sinir oluşumuna dair bir kanıt bulunmadığını ispatlamaya çalışsa da dogmanın yeniden yerleşmesi için yeterli olmadı.
Esnek Beyin
Beynin değişimi ve gelişimi için yeni nöronlara gerek yoktur. Hali hazırda sahip olduğu sinirsel yolları yeniden düzenler, yeni bağlantılar kurar ve gelişim sürecini tamamlamak için yeni sinirsel bağlar kurabilir. Bir oyunun nasıl oynanacağını öğrenmekten, başka dilde fiil çekimi pratiği yapmaya kadar her yeni şey öğrendiğinizde beyin ne kadar yavaş olursa olsun her seferinde kendi kendini organize eder.
Farklı öğrenme çeşitleri, farklı gelişimler sağlar. Özellikle araba sürmenin beynin gelişmesinde ayrı bir yeri vardır. 2000 yılında Londra taksicileri üzerinde yapılan bir araştırmada taksicilerin beynin hipokampüs denilen bölgelerinin büyüyüp geliştiği gözlemlendi. Hipokampüs, beynin diğer görevlerinin yanı sıra hafıza ve navigasyonla ilgilenen kısmıdır. İlk olarak Londra’nın labirente benzeyen sokaklarında taksi kullanmayı öğrenmenin hipokampal dokuda bir artışa neden olup olmadığı belli değildi. Birkaç yıl takiple beraber, araştırmacılar şu sonuca ulaştılar: Londralı taksicilerin hipokampüsleri, işlerini öğrenirken gerçekten değişime uğradı ve gelişti. Bu sadece araba sürerken yön bulma yetisiyle ile ilgili de değildi. Muazzam bir sonuç!
Veri bilimci ve bilişsel sinirbilimci olan Emily Kubicek, beynin yeni görevler etrafında kendini biçimlendirme yeteneğinin “nöroplastisite” olarak adlandırıldığını söylüyor: “Nöroplastisite, beynin deneyime veya öğrenilen bir beceriye dayalı olarak sinirsel bağlantıları güçlendirme veya zayıflatma yeteneğidir.”
Araba kullanmayı öğrenmek beyninizi sadece yeni yol güzergahları belirlemede geliştirmez. Basit gibi görünen küçük işleri beynin duraksamadan yönetmesi, çok fazla koordinasyon gerektirir. Aynı anda hem çevrenizdeki trafiği izleyen gözleriniz; araba kornalarını duyup işleyen kulaklarınız; bu sırada arabayı kullanıyorsunuz, bir yandan kahve termosunu tutabilmeniz için ellerinize ne yapması gerektiğini söyleyen nöronlarınız büyük bir çaba ve uyum içerisinde çalışır. Ve tabii ki, Londra taksicileri gibi, nereye gittiğinizi hatırlamanız ve oraya varmanın en iyi yolunu bulmanız da gerekir.
Araba sürmeyi öğrenirken her şey yenidir ve bu kafa karıştırıcı olabilir. İlk başta, pedalları aynı anda yönlendirebilmek ve çalıştırabilmek tam bir meydan okuma iken öğrendikten sonra tüm bunları düşünmeden yapabilirsiniz. Bunun sebebi de beyninizin birçok yönden gelişmiş ve değişmiş olmasıdır.
Ve bu değişiklikler şaşırtıcı derecede faydalı olabilir. Sürüş, uzamsal (spatial) öğrenmeyi içerir ve araştırmacı Kubicek tarafından yapılan çalışmalarda uzamsal öğrenme ile diğer yetenekler arasında bir bağlantı olduğu ortaya çıkmıştır:
“Uzamsal bilişin çok önemli bir yönü, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi konularda da başarılı olunabileceğinin bir göstergesidir.” Yani, “Kişi uzamsal muhakemede ne kadar iyi olursa, mühendislik ve matematik gibi alanlarda başarılı olma olasılığı o kadar yüksek olur.”
Sonuç olarak eğer araba sürmeyi bilmiyorsanız, belki de yetenekleriniz arasına dahil etmeyi bir kere daha düşünebilirsiniz. Bu size başka kabiliyetler de sağlayacaktır. Mesela banka işlemlerinizi hızlıca hesaplama, oturduğunuz dairenin metrekaresini ölçebilme gibi. Hiç olmazsa park yeri kapmak konusunda üzerinize tanınmayacak. 🙂
Kaynak: https://www.discovermagazine.com/mind/how-learning-to-drive-changes-your-brain
https://www.pnas.org/doi/10.1073/pnas.070039597
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3268356/
Yazan ve Çeviren: Beyza Zeynep Kurt