Yeryüzünün en ilginç canlı grubu olan bitkiler, doğada hayatta kalma stratejileri bakımından da tüm canlıların muhtemelen en ilginç olanıdır. Bitkiler bu hayatta kalma stratejilerden biri olarak diğer birçok kompleks yapılı canlıda da gördüğümüz gibi gizlenebilme özelliklerini kullanırlar.
Bitkiler biyotik ve abiyotik etkenlere karşı biyolojik ve kimyasal yönden gizlenme mekanizmaları ile donanmışlardır. Biyolojik olarak; renk ve diğer morfolojik yapılar bakımından, kimyasal olarak ise; bazı uçucu kimyasallar ve kokular bakımından gizlenebilme özelliklerini göstermektedirler.
Bitkiler aleminde renk çok önemli bir biyolojik donanımdır. Özellikle çiçekli bitkilerde renk, tozlaştırıcıyı cezbedici ya da doğal düşmanlardan korunma açısından ‘itici’ olmak amaçlı kullanılmaktadır. Bitkilerin renk bakımından gösterişli özellikler taşıması muhtemelen en aşina olduğumuz özelliklerindendir. Peki ya renklerle iticilik özellikleri? Evet bitkiler doğal düşmanlarından korunmak amacıyla -bir hayatta kalma stratejisi olarak- gösterişli olmayan renklere bürünebilirler. Bu özellik bitkilerin neden yeryüzünde biyokütle bakımından en baskın grup olduklarını gösteren sebeplerden yalnız biridir.
Bitkiler düşmanlarının dikkatini çekmeyecek şekilde gösterişsiz renklere bürünebildikleri gibi önceleri gösterişli çiçeklere sahip bitki türleri zamanla doğal düşmanları artınca (ya da doğal düşmanının düşmanlığı artınca) renk bakımından evrim geçirebilir. Evet bunun örnekleri var ve maalesef bir müsebbibi de biz insanlarız. Çin’de yetişen bir ters lale türü olan Fritillaria delavayi normalde gösterişli taç yapraklara sahip ve gösterişli renklere sahip soğanlı bir bitkidir. Çin geleneksel tıbbında binlerce yıldır (bilinen 2 bin yıldan fazla) kullanıldığı ve son zamanlarda fiyatının artmasından dolayı avcılığı (toplayıcılığı) fazlasıyla yapılan bir bitkidir. Bilim insanları Fritillaria delavayi üzerine yaptıkları çalışmalarda insan türünün bu bitkiyi avlamasından bitkinin ‘kamuflaj evrimi’ni tetiklediğini bulmuşlardır. Fritillaria delavayi’ye ait farklı popülasyonları inceleyen bilim insanları, bitkinin arka planı (taşlar ve doğal habitatı) ile uyumlu renge bürünmesini seçilim baskısı göstergesi olarak ortaya koymuştur. Dolayısıyla bitki insanlar tarafından avlanmamak için rengini değiştirmek zorunda kalmıştır.
Bitkiler biyolojik olarak diğer morfolojik yapılar bakımından da gizlenebilirler. Örneğin; birçok bitkinin kamufle olmak için bulunduğu ortamın şeklini, rengini hatta desenlerde detaylarını dahi taklit edebildikleri bilinmektedir. Gizlenerek en ‘aldatıcı’ davranan bitki grubu olan orkidelerde buna çok sayıda örnek vardır. Bitkilerin önemli bir kısmı düşmanlarına karşı bazen bir hayvana hatta bazen ortamdaki canlı olmayan bir cisme benzeşerek ‘ben burada değilim’ mesajı vererek saklanıp korunurlar.
Bitkileri toplayarak besin, ilaç vd. amaçlarla kullanmak isteyen insanlara karşı da bitkiler adeta görünmez davranırlar. Öyle ki bitkileri doğada bulup görüp, araştırmak isteyen bilim insanlarına dahi bu özellikleri hep ilginç gelmiştir.
Bitkiler kimyasal olarak da gizlenebilme yeteneğine sahiptir. Hayvanlara ve hayvanlar aleminde özellikle böceklere karşı kullanılan bu özellik bitkilerde bir ‘kalkan’ olarak kullanılmaktadır. Hayvanların (özellikle böceklerin) kimyasallarla iletişime geçtiği bilinmektedir. Bitkiler, hayvanların haberleşme ağını kullanarak kimyasal olarak gizlenebilirler. Bitkiler içerdikleri kimyasallar bakımından bazı hayvanlara cezbedici gelirken, bu bitkilerin bir kısmının söz konusu kimyasalları değiştirip diğer (cezbedici olmayan) bitkiler gibi kokup doğal düşmanlarından korundukları bulunmuştur. Çok sayıda bitki ve böceği aynı anda araştıran araştırıcılar, bitkilerdeki bu duruma ‘kimyasal maskemele’ adını vermiş ve bu durumun bitkilerin otoburlara karşı evrimini tetiklediğine dikkat çekmişlerdir.
Böceklerle bitkiler arasındaki gizlenme mevzusu canlılık tarihinde çok eskilere dayanmaktadır. Öyle ki böcekler, bitkilerin gizlenip şekillenmesine (morfolojisindeki çeşitlilik) göre evrimsel değişikliğe uğramıştır. Örneğin; bitkilerin yükseklere tırmanma (ya da boylanma) arzusunun (generatif organlarını koruma davranışı ve güneşe ihtiyaç) uçan böceklerin evriminde bir seçilim faktörüne dönüşmüş olduğu düşünülmektedir. Evet; evrimsel süreçte bitkiler avcılardan gizlenmek için yükseklere çıktılar ve böcekler de bitkilere erişebilmek için kanatlandılar. Sonuçta bitkilerin gizlenme davranışı böceklerin evrimini etkilemiştir.
Buraya kadar bahsettiğimiz bitkilerdeki gizlenme yeteneği örnekleri bitkilerin biyotik etkenlere karşı savunma stratejileri olarak görülmektedir. Fakat bitkilerin sadece canlılara karşı değil cansız varlıklara (abiyotik etkenlere) karşı da gizlenme stratejilerine sahip oldukları bilinmektedir. Yılın ya da mevsimin kurak (çok sıcak ya da çok soğuk) koşullarından korunmak, saklanmak amacıyla adeta kiler görevi gören toprak altı gövde metamorfozlarına sahip bitki grubu olan soğanlı bitkiler buna en iyi örnektir. Soğanlı bitkiler, toprak altındaki soğanlarında depo ettikleri maddelerle kurak koşullardan gizlenirken ortam koşulları iyileştiğinde yaprak ve çiçekleri ile tozlaştırıcılarını cezbetmek için gösterişli yapılarını toprak üstüne çıkararak sergilerler ve gizlenme sona erer.
Kaynaklar:
Campbell, N. A., Reece J. B. (2008). Biyoloji (Çeviri Editörleri: Gündüz, E., Demirsoy A., Türkan İ.). Palme Yayıncılık, Ankara.
Niu, Y., Stevens, M., & Sun, H. (2021). Commercial Harvesting Has Driven the Evolution of Camouflage in an Alpine Plant. Current Biology, 31(2), pp. 446–449.
Şentürk, M. (2017). Aydın’ın Petaloid Geofitleri. Yüksek Lisans Tezi, Aydın.
Zu, P., Boege, K., del-Val, E., Schuman, M. C., Stevenson, P. C., Zaldivar-Riverón, A., & Saavedra, S. (2020). Information arms race explains plant-herbivore chemical communication in ecological communities. Science, 368(6497), pp. 1377–1381.