Göz Doktoru Kırlangıç Otu | Bilimya

Kırlangıç Otu

Chelidonium majus, genellikle kırlangıç otu olarak bilinen, Papaveraceae (haşhaşgiller) familyasına ait çok yıllık otsu bir bitkidir. Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’nın doğal bitki örtüsünde yaygın olarak bulunur. Acı tadı ve şifalı özellikleriyle tanınan bu bitki, geleneksel tıpta sıkça kullanılmaktadır.

Yüzyıllardır Çin’de kullanılan bu bitki, “Kıtlıklara İyi Gelen Bitkiler” adlı eserde ilk kez belgelenmiştir. Halk arasında ‘büyük kırlangıç otu’, ‘kırlangıç otu’ ve ‘kaya gelinciği’ gibi farklı isimlerle anılan bu bitki; genellikle yamaçlar, orman kenarları, otlaklar ve kaya yarıkları gibi doğal ortamlarda yetişir.

Antik çağlardan 16. Yüzyıla kadar kırlangıç otu, özellikle görme bozuklukları ve göz hastalıklarının tedavisinde sıklıkla kullanılan bir bitki olarak kabul edilmiştir. Ünlü botanikçi Dioscorides, kırlangıç otunun balla kaynatılıp suyunun kurutulmasıyla elde edilen bir karışımın göz hastalıklarına iyi geldiğini belirtmiştir. Hatta anasonla birlikte şarapta bekletilen kırlangıç otu, sarılık ve uçuk gibi cilt rahatsızlıklarının tedavisinde de kullanılmıştır. Bitkinin kökünü çiğnemenin ise diş ağrısını hafiflettiği düşünülmüştür. Romalı bilim insanı Plinius da kırlangıç otu adını taşıyan özel bir göz losyonu formülü önermiştir.

Chelidonium majus türündeki bitkisel alkaloidler (benzofenantridin, izokinolin ve protoberberin türevleri, örneğin keleritrin, kelidonin, berberin, sanguinarin, protopin, spartein ve koptisin) gibi çeşitli farmakolojik aktivitelere sahiptir. Bu alkaloidlerin anti-inflamatuar, antikanser, antiviral, antioksidan, antibakteriyel ve antifungal etkileri olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Bitkideki alkaloidlere ek olarak, fenolik bileşikler (özellikle flavonoidler ve fenolik asitler) de önemli bir rol oynamaktadır. Bu bileşikler, güçlü antioksidan ve anti-inflamatuar özelliklerinin yanı sıra, diğer birçok biyolojik aktiviteye de katkı sağlamaktadır.

Yapılan araştırmada, kırlangıç otu bitkisinden elde edilen keleritrin gibi alkaloidler, ağız sağlığı için önemli bir tehdit oluşturan Streptococcus mutans bakterisi üzerinde güçlü bir inhibisyon etkisi gösterdiğini kanıtlamıştır. Bu sayede, keleritrinin diş çürüğünün önlenmesinde potansiyel bir ajan olabileceği düşünülmektedir.

Yapılan başka bir araştırmada da, kırlangıç otunun lateksinde (sütlü özsuyunda) bulunan alkaloid ve protein bileşenlerinin, insan papilloma virüsü (HPV) gibi viral enfeksiyonlara karşı etkili olduğu bulunmuştur. Bu bileşenler, virüsün çoğalmasını engelleyerek ve viral onkogenlerin (E6, E7) ekspresyonunu baskılayarak HPV ile ilişkili hastalık riskini azaltabilmektedir. Sonuç olarak; kırlangıç otu, içeriğindeki biyoaktif bileşenler sayesinde geniş bir terapötik potansiyele sahip bir bitkidir.

Kırlangıç otu, sapı kırıldığında akan turuncu-sarı renkli sütlü özsuyu ile bilinir. Geleneksel olarak, bu özsuyun göz pınarlarına sürülerek göz hastalıkları ve bozukluklarının tedavisinde kullanıldığına inanılmıştır. Ancak, bu yöntemin potansiyel riskleri nedeniyle kesinlikle doktor kontrolü olmadan uygulanmamalıdır. Kırlangıç otunun özsuyu ciltte tahrişe neden olabileceği gibi, gözlerde ciddi hasarlara yol açabilir.

Özellikle karaciğer sağlığı üzerindeki etkileri nedeniyle kırlangıç otu kullanımı dikkatli olmayı gerektirir. Karaciğer hasarı riski bulunan kişiler, hamileler ve emziren kadınlar, kırlangıç otu veya içerdiği bileşenleri içeren herhangi bir ürünü kullanmadan önce mutlaka doktorlarına danışmalıdırlar. Kırlangıç otunun karaciğere zarar veren ilaçlarla etkileşime girme olasılığı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Sonuç olarak, kırlangıç otu gibi bitkisel ürünlerin kullanımı öncesinde mutlaka uzman görüşü alınmalı ve bilinçsiz kullanımından kaçınılmalıdır.

 

Kaynaklar

1) Hong, S., Park, J., Park, M., Park, J. M., & Lee, H. (2024). Exploring the antioxidant and antimicrobial potential of Chelidonium majus extracts against oral microorganisms. Biocatalysis and Agricultural Biotechnology, 59, 103231.

2) Musidlak, O., Warowicka, A., Broniarczyk, J., Adamczyk, D., Goździcka-Józefiak, A., and Nawrot, R. (2022). The activity of Chelidonium majus L. Latex and its components on HPV reveal insights into the antiviral molecular mechanism. Int. J. Mol. Sci. 23, 9241.

3) Li, X. L., Sun, Y. P., Wang, M., Wang, Z. B., & Kuang, H. X. (2024). Alkaloids in Chelidonium majus L: a review of its phytochemistry, pharmacology and toxicology. Frontiers in Pharmacology, 15, 1440979.

4) Zielińska, S., Jezierska-Domaradzka, A., Wójciak-Kosior, M., Sowa, I., Junka, A., & Matkowski, A. M. (2018). Greater celandine’s ups and Downs− 21 centuries of medicinal uses of Chelidonium majus from the viewpoint of today’s Pharmacology. Frontiers in pharmacology, 9, 299.

5) Ermiş Faruk, K. (2003). Şifalı otlar 1. Cilt, Print City Tesisleri, İstanbul.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Hakkımızda

Bilimya sitesi, İbni Sina Sağlık Derneği’nin öncülüğünde kurulmuş bir popüler bilim sitesidir. Sitemizde paylaşılmış tüm yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Sitemizdeki hiçbir yazı kaynak belirtmeksizin başka bir platformda paylaşılamaz.



Bizi Takip Edin


@2020 Tüm Hakları Gizlidir.