Hiç gökyüzündeki yıldızlara bakıp onların çevresindeki gezegenlerde de bizim gibi akıllı yaşam formları olabileceğini hayal ettiniz mi? Eğer akıllı yaşam formları varsa tanışmak, mesajlaşmak ister miydiniz? Umarım cevabınız olumludur, çünkü birileri mesajlaşmak için tüm insanlık adına büyük bir çaba sarf ediyor. 4 Ekim’de uzaya gönderilmek üzere bir mesaj planlandı bile…
Akıllı canlılar varsa ve eğer gezegenimizi istila etme ve bizi yok etme gibi kötü bir niyetleri olmadığını varsayarsak muhtemelen birçok kişi akıllı canlılarla iletişim kurmak isteyecektir. Onların da bizim onları merak ettiğimiz gibi bize ilgi duyacağını ve bizimle iletişim kurmak isteyeceklerini düşünüyoruz. Bu yüzden akıllı canlıların kendi varlıklarına dair bize göndermiş olabilecekleri bazı işaretleri arıyoruz. Eğer akıllı canlılar bizimle iletişim kurmak isteyeceklerse uzaydaki uzak mesafelerde yolculuk etmek mümkün olamayacağı için mesajlarını elektromanyetik dalga formunda göndereceklerini düşünüyoruz. Bu yüzden radyo teleskoplarıyla gökyüzünü dinleyerek onların bize göndermiş olabilecekleri mesajları almaya çalışıyoruz. Ancak yaklaşık yarım asırdır uzayı dinlememize rağmen henüz herhangi bir uzaylı mesajı almadık. Her ne kadar bu süre evrenin büyüklüğünü ve yaşını düşündüğümüzde oldukça küçük olsa da uzaylılardan bir mesaj almamış olmak birçok kişi için umut kırıcı görünebiliyor. Bazı bilim insanlarına göreyse mesaj alma şansımızı arttırmanın bir yolu var: İlk mesajı biz gönderelim. Peki ama, nereye?
Günümüzde, gelişmiş teleskoplarımız ve gözlem yeteneğimiz sayesinde yaşama elverişli olabilecek bazı aday yerleri tespit edebiliyoruz. Bunlardan biri TRAPPIST-1 yıldızının çevresi. Yaklaşık 40 ışık yılı uzaklıktaki bu yıldızın çevresinde dünyamız gibi karasal gezegenler var ve bazı gezegenlerde sıvı su olabileceği düşünülüyor. Yaşam bulmak için suyu arıyoruz çünkü sıvı su yaşamsal reaksiyonların gerçekleşmesi için çözücü görevi görüyor. Bu nedenle bu gezegenlerin yaşam bulmak için oldukça uygun adaylar olduğunu düşünüyoruz. Elbette bu düşünce bilim insanlarını yaşam aramaya sevk etti ve elektromanyetik dalga formundaki mesajlar arandı, ancak bir sinyal alamadık. Yine de, mesaj alamamamız bu yıldızın çevresinde akıllı yaşam olmadığını göstermez, çünkü bize mesaj göndermemiş ya da bizim aradığımızdan farklı bir frekansta mesaj göndermiş olabilirler.
Dediğim gibi, bazı bilim insanlarına göre ilk mesajı biz göndermeliyiz. Yaşama elverişli olduğu düşünüldüğünden 4 Ekim’de gönderilecek mesajın hedefi yörüngesinde en yaz yedi yıldız barındıran TRAPPIST-1 yıldızı olacak. Mesaj periyodik tabloya dair bilgiler, atomların tasviri ve çeşitli müzikler içerecek. Elbette eğer bu mesajın hedeflenen alıcıları varlarsa ışık hızı limiti nedeniyle ancak 80 yıl sonra ilk cevabımızı alabileceğiz. Yine de bu oldukça heyecan verici bir hamle…
Aslında uzaya ilk defa mesaj göndermiyoruz. 1974 yılında M13 küresel yıldız kümesine gönderilen Arecibo mesajı da insan biyolojisine ve dünyaya dair bilgiler içeriyordu. Ancak bu mesaj yayınlandığından beri birçok bilim insanı ve felsefeci uzaya yayın yapmanın doğru olmadığına dair fikirlerini beyan ediyor. Bunun basit bir nedeni var: korkuyoruz. Eğer uzaya yayın yaparsak ve gönderdiğimiz mesaj bizden teknolojik olarak çok daha fazla gelişmiş bir medeniyet tarafından alınırsa ne olur? Bu konuda cevaplar oldukça farklı. Kimileri mesaj gönderirsek uzaylıların insanlığın geleceği için tehlike oluşturabileceğini ve gezegenimizin istila edilebileceğini söylerken kimilerine göre uzaylılar teknolojik olarak bizden daha gelişmişlerse muhtemelen etik açıdan da gelişmiş olacaklar ve bize zarar vermekle ilgilenmeyeceklerdir. Peki, siz ne düşünüyorsunuz?
Bu yazı Selen Fettahoğlu’na aittir ve yazar adı belirtilmeden başka bir yerde paylaşılamaz.