Yeryüzünde yaşayan her canlının biyolojik bir görevi vardır. Biz insanlar ise diğer canlıların yaşayışlarını hep merak etmişizdir. Bu canlı gruplarından biri olan zehirli bitkiler en ilgi çeken gruplardandır.
İnsanoğlu ilk çağlardan beri bitkilerle iç içe yaşamış, tarım yapmış ve bunu bir yaşayış tarzı haline getirmiştir. Öyle ki bitkiler; beslenme (gıda) amaçlı kullanıldığı kadar tedavi amaçlı da kullanılmıştır. Dolayısıyla bitkilerin tedavi amaçlı kullanımı ilk çağlara kadar dayanmaktadır.
Özellikle eski çağlarda bitkilerle daha iç içe olan insanlar bitkileri daha fazla tedavi amaçlı kullanmıştır. İçinde yaşadığımız bu modern zamanda ise bitkilerdeki etken maddelerin taklitleri yapılarak elde edilen sentetik ilaçlarla tedavi daha yoğun olmaktadır.
Günümüzde alternatif ya da tamamlayıcı tıp olarak bitkiler tedavide kullanılmaya başlansa da modern tıp kadar yaygın değildir. Bununla beraber modern tıpta kullanılan ilaçlar da bitkisel kaynaklıdır. Yani ilaçlarımızın yüzde 95’i bitkisel kökenlidir. Bunların içinde kaynak olarak ya direkt bitkiler ya da bitkilerdeki ilgili etken maddeler kullanılır. Geriye kalan yaklaşık yüzde 5 kadar ilaçlarımızı da kimyasal maddelerden üretiriz.
Görüldüğü üzere doğrudan ya da dolaylı da olsa bitkiler, günümüzde de tedavide önemli rol oynamaktadır. Ancak tedavide kullanılan bu bitkilerin önemli bir kısmının zehirli bitkilerden olması ironik bir gerçektir. Bu konuda en bilindik örnekler patlıcangillerden (Solanaceae) gösterilebilir.
Bilindiği üzere mutfaklarımızda yoğun olarak tükettiğimiz sebzeler olan patates, domates, biber ve patlıcanın dâhil olduğu bu aile (patlıcangiller) alkaloidler bakımından zengin bir ailedir. Bu alkaloitlerden bir kısmı zehirlidir. Patatesin yeşillendiğinde -filizlendiğinde- yenilememesinin sebebi de budur. Özellikle yine aynı aileden (Solanaceae-Patlıcangiller) ülkemizde de yoğun olarak tarımı yapılan bir bitki olan tütün (Nicotiana tabacum) de zehirli bir alkaloid (nikotin) bakımından zengindir. Bu alkaloid insan sağlığına olumsuz etkimesine rağmen tütün bitkisi sigara yapımında kullanılmaktadır. Oysa tütündeki bu zehirli alkaloid (nikotin) insektisit (böcek öldürücü) ilaçlarına da girerek şifalı yönü de kullanılabilmektedir.
Zehirli olarak sınıflandırılan bazı alkaloidler yalnız böcek öldürücü ilaçlara değil diğer ilaçların yapımına da girerler. Örneğin; yine aynı familya (aile) üyesi -patlıcangillerden-, yüzyıllarca büyülerde ve halk tıbbında kullanılmış bitkilerden biri olan (Atropa belladonna) güzelavrat otunun (tarihte kadınların gözbebeklerini -güzel görünmek adına- büyütmek için kullandıklarından bu adı almıştır. Ayrıca bitkinin Latince adındaki belladonna; ‘güzel kadın’ anlamına gelmektedir) etken maddesi (atropin) tıpta ilaçların bileşimine girmektedir.
İçerdiği bu etken maddeden dolayı meyveleri oldukça zehirli olan güzelavrat otu (Atropa belladonna) göz muayenelerinde, kalp hastalıklarında kullanılmaktadır. Merkezi sinir sisteminde etkili olup ter ve mide rahatsızlığını hafifletici, spazm giderici ve ağrı kesici olarak, idrar yolları ve safra kesesi rahatsızlıklarını gidermede, romatizma ağrılarının dindirilmesinde, boğmaca, (yine aynı aile üyesi yani patlıcangillerden olan tütünden elde edilen) sigaranın içiminden meydana gelen astım (nefes darlığı) üzerine de etkilidir. Güzelavrat otu iltihaplanmaları önlemede, Parkinson hastalığında, böbrek ve safra taşları tedavisinde, hipertansiyon ve hipotansiyonda, ayrıca halk tıbbında yara ve şişliklere yaprakları lapa şeklinde kullanılır. İlginçtir ki; mantar zehirlenmelerinde dahi güzelavrat otu etken maddesi (atropin) şifa olarak önerilmektedir. Görüldüğü üzere oldukça zehirli olmasına rağmen güzelavrat otu tıpta, eczacılıkta ve halk hekimliğinde şifa olarak önemli bir yer tutmaktadır.
Yine patlıcangillerden olan banotu (Hyoscyamus niger) bitkisi de (görselde yer alan bitki) zehirli bir bitki olup önemli bir alkaloid olan ‘hiyosiyamin’ (ve skopolamin) bakımından zengindir. Bu bitkinin etken maddeleri de tıpta yatıştırıcı ve ağrı kesici etkileri yönüyle kullanılmaktadır.
Tıpta, eczacılıkta önemli ölçüde tedavide kullanılan alkaloidler aynı zamanda soğanlı bitkilerde de yüksek miktarda mevcuttur. Kardelen türlerinin (Galanthus) soğanlarından elde edilen ‘galantamin’ etken maddesi buna örnektir. Bu etken madde ise; Alzheimer rahatsızlığı tedavisinde (ilaçların bileşiminde) kullanılmaktadır. Türlerinin çoğu sonbaharda çiçeklenen çiğdem (Colchicum) bitkisinden de elde edilen kolçisin (kolşisin) alkaloidi zehirlidir ve aynı zamanda gut, Behçet ve FMF (Ailevi Akdeniz Ateşi) hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Bu madde -zehirli bir etken madde olmasından ötürü- hücre bölünmesi sırasında kromozomları kutuplara çekecek olan sitoplazmik ipliklerin meydana gelmesini engellediğinden genetik çalışmalarda da yoğun ölçüde istifade edilmektedir.
Yalnız bu etken maddenin (alkaloidler) değil diğer bazı (glikozitler gibi) etken maddelerin de hem zehirli hem de aynı zamanda tıbbi etkileri olduğu bilinmektedir.
Bu hususta akla; ‘peki nasıl olur da zehir olan bir etken madde aynı zamanda şifa da olabilmektedir?’ sorusu gelebilir. Burada önemli olan noktanın içerikten ziyade ‘doz’ olduğu gerçeği açığa çıkmaktadır. Bu husus yüzyıllardır bilinmektedir; İsviçreli hekim Paracelsus’un (1493-1541) şu meşhur sözü akla gelmektedir: “Her madde zehirdir. Zehir olmayan madde yoktur; zehir ile ilacı ayıran dozdur ”. Çünkü dozun aşımı zehirle sonuçlanırken -dolayısıyla ölüme dahi yol açabilirken- dozun kararı (etkili olarak kullanılması gereken doz, miktarı) şifa olarak tesir edebilmektedir. Bu sayede zehir aynı zamanda şifa olabilmektedir.
Kaynaklar:
Battal, D. 2009. Postmortem Rat Serum ve Dokularında Parasetamol Dağılımı ve Stabilitesinin Araştırılması. Doktora Tezi, Adana.
Gün, M., Aytaç, S. 2019. Güzel Avrat Otu (Atropa belladonna L.) Genel Özellikleri. International Journal of Life Sciences and Biotechnology, 2(2): p. 50-57.
Güner, A., Aslan, S., Ekim, T., Vural, M., Babaç, M. T. (Editörler) 2012. Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı Bitkiler). Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmaları Derneği Yayını, İstanbul.
Marco, L., Carreiras, M. 2006. Galanthamine, a Natural Product For The Treatment of Alzheimer’s Disease. Recent Patents on CNS Drug Discovery, 1(1), 105–111.
Şentürk, M. 2019. Tüketiyoruz ve Tükeniyoruz. Labmedya Dergisi, Sayı:55, pp:48. (Bilimya; Erişim: https://bilimya.com/tuketiyoruz-ve-tukeniyoruz.html, Labmedya; https://www.labmedya.com/tuketiyoruz-ve-tukeniyoruz).
Tanker, N., Koyuncu, M., Coşkun, M. 2007. Farmasötik Botanik. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları, No: 93, pp. 434.